- Küresel CO2 emisyonlarının 2022 yılı itibariyle %4’ü dijital ekosistemden kaynaklanıyor. Bu oran sivil havacılığın CO2 emisyonunun üstünde.
- Gelecek yıl sonunda dijital eko-sistemin CO2 emisyon oranının %8’e çıkması öngörülüyor. Bu oran ile küresel araç trafiğinin yaydığı CO2 emisyonu oranı yakalanmış olacak.
- Elektrikli araçlar, CNG yakıtlı araçlar ile nakliye gibi gün geçtikçe araç trafiğinde karbon emisyonunu sınırlayan teknolojiler üretilirken, 8K video gösterimi, 5G’ye geçiş gibi sistemler dijital ekosistemin karbon emisyonunun artmasına yol açıyor.
- Dijital teknolojilerin her yıl enerji tüketimlerindeki artış oranı ise %9.
- İnternette izlediğimiz videoların neden olduğu sera gazı emisyonları 300 milyon ton CO2 eşdeğerinin üzerine çıkmış durumda. Bu oran, İspanya’nın yılda yol açtığı toplam sera gazı emisyonuna eşit.
- İnternette izlediğimiz videolar, küresel karbon emisyonlarının yüzde 1’inden sorumlu.
Sonsuz kez geri dönüştürülebilen plastik şişeyi hayata geçirdi Açık inovasyon stratejisi doğrultusunda start up’larla iş birliği yapan Grup, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için çalışıyor. Start-up Carbios ile enzimatik teknolojisi kullanılarak geliştirilmiş sonsuz kez geri dönüştürülebilen plastik şişeyi hayata geçirerek şeffaf, renkli, opak ve çok katmanlı her türlü PET’in geri dönüştürülmesi sağlıyor ve geri dönüşüme katkı da bulunuyor.Gjosa ile 100 bin kişinin 1 yıllık TV izleme süresi kadar enerji tasarrufuL’Oréal’in Gjosa ile geliştirdiği ve kuaför salonlarında %69’a varan su tasarrufu sağlayan duş başlığı uygulaması 2023’ten bu yana Avrupa ve Orta Doğu’da 11.000’den fazla kuaför tarafından kullanıldı. 279 milyon litre (yaklaşık 112 Olimpik yüzme havuzu) su tasarrufu sağlayan ve 18 milyon kWh enerji tasarrufuna olanak sağlayan bu inovasyonun sağladığı enerji tasarrufu, Türkiye’de yaklaşık 100 bin kişinin 1 yıllık TV izleme süresine eşdeğer. Bu inovasyonu dünya çapında 200 binden fazla salona yaymayı hedefleyen Grup, su fraksiyon teknolojisi öncüsü İsviçre merkezli Gjosa’yı satın almak için de anlaşma imzaladı.7 suyu geri dönüştüren su dostu fabrikadan biri Türkiye’deL’Oréal Türkiye, her yıl 51 milyon adet şampuan ve saç kremi üretimi gerçekleştirdiği İstanbul Üretim Tesisi’ni “Suyu Geri Dönüştüren Su Dostu Fabrika’ya çevirdi. L’Oréal Grup çatısı altında bunu gerçekleştiren 7’inci ülke Türkiye olurken, İstanbul Üretim Tesisi’nde kullanılan endüstriyel suyun %100’ü geri dönüştürülerek, tekrar kullanılıyor. Meksika, İspanya, Rusya, İtalya, Belçika, Çin ve son olarak Türkiye’den sonra L’Oréal Grup bünyesindeki tüm fabrikaların 2030 yılına kadar suyu geri dönüştüren su dostu fabrika haline getirilmesi hedefleniyor.Plastiksiz e-ticaretten sonra %100 biyo bazlı veya geri dönüştürülebilen ambalaj uygulaması hayata geçecek2021 yılından beri “Plastiksiz E-Ticaret” yaklaşımıyla e-ticaret ve B2B gönderimlerinde dolgu ve koruma malzemelerinin, koli ve güvenlik bantlarının yüzde 100’ünü, plastik yerine geri dönüştürülebilir kağıttan elde eden L’Oréal Türkiye, 2025 yılına kadar tüm plastik ambalajlarını yeniden doldurulabilir, yeniden kullanılabilir, geri dönüştürülebilir veya kompost yapılabilir hale getirmeyi hedefliyor. 2030 yılına kadar ise tüm ambalajlarında kullandığı plastik yoğunluğunu yüzde 20 azaltmayı amaçlayan tekno-güzellik lideri, 2030’a kadar ambalajlarda kullanılan plastiğin de yüzde 100’ü biyo-bazlı ya da geri dönüştürülmüş kaynaklardan elde edilecek. Öte yandan 2023 Ekim itibarıyla İstanbul içi mağaza ve kuaför sevkiyatları L’Oréal Türkiye filosuna dahil edilen elektrikli araçlar ile gerçekleşiyor. Borusan Lojistik ile hayata geçirilen bu proje kapsamında karbon salınımı sevk edilen adet başına geçen seneye göre %19 azaldı.“Gücünü Bilimden Alan Sürdürülebilirlik” odağında gezegene ‘yeşil’ dokunuş Doğadan ilham alarak ‘Yeşil Bilim’ odağında inovasyon çalışmalarına hız veren L’Oréal Grup, ürünlerini %65 oranında bitki bazlı veya bol mineralden elde edilen içeriklerden oluşturuyor. L’Oréal ürünlerinde yalnızca biyoteknolojik yollarla üretilen doğal kaynaklı Hyaluronik Asit (HA) kullanılıyor. Birkaç ton HA üretebilmek için ise az miktarda doğal kaynak yeterli oluyor. Doğanın, güzelliğin geleceği olduğuna inanan L’Oréal Grup’ta, 2030’a kadar içeriklerin %95’i biyo-bazlı, bol mineral kaynaklardan veya döngüsel süreçlerden elde edilecek. Mikrobiyom alanında uzman bir start-up ile iş birliği yapan tekno-güzellik devi, egzama ve atopiye sahip ciltler üzerinde etkili Endobioma adı verilen bir tıbbi cihaz geliştirerek yeni bilimsel alanları da keşfetti.L’Oréal’in Yeşil Kimya prensiplerine dayanan Pro-Xylane molekülü, Retivalift Lazer x3 ürününün temelini oluşturuyor. Yaşlanma karşıtı ve L’Oréal tarafından patentli olan bu aktif maddeyi elde etmek için gerekli tüm reaksiyonlar suda gerçekleşiyor.Yeşil kimya prensipleri C Vitamini içeren ürünlerde de kendini gösteriyor. Öncelikle buğday kullanarak C vitamini üreten L’Oréal, bu üründen elde ettiği glikozu Yeşil Kimya ile dönüştürüyor. Daha sonra 2 farklı biyoteknoloji sürecini gerçekleştiren L’Oréal çevreye en az etkiyle, yenilenebilir kaynaklardan türettiği C Vitamini Garnier C Vitamini Serumu gibi ürünlerinde kullanıyor.‘Gücünü İnsanlar İçin Kullanan Sürdürülebilirlik’ yaklaşımı tüketici ihtiyaçlarına göre şekillendiPwC’nin 2022 yılında ortaya koyduğu Tüketici Öngörüleri Araştırması’na göre, müşterilerin %41’i satın aldıkları ürünlerin çevresel etkilerini bilmek istiyor. Bu bilgiler ışığında, tüketicilerin çevre dostu ürünleri kolayca seçebilmesi için Bureau Veritas onaylı Çevresel Etiketleme Sistemi’ni ilk olarak Garnier markasıyla hayata geçiren marka, ürünleri 14 gezegensel faktöre göre A’dan E’ye kadar sıralayabiliyor böylece aynı kategorideki ürünler kolaylıkla karşılaştırılabiliyor. 11 bağımsız bilimsel uzmanla geliştirdiği bu sistem Avrupa Komisyonu kılavuzlarıyla uyumlu metodolojiye dayanarak oluşturuldu. EcoBeautyScore Konsorsiyumu ile 70’den fazla kişisel bakım ve kozmetik şirketini bir araya getirerek, sürdürülebilir ürünlerin etkilerinin şeffaf bir şekilde değerlendirilmesini sağlıyor.Plastik ambalajların tamamı tekrar kullanılabilecekAnlamlı markalar devrimi ile L’Oréal Türkiye çatısı altındaki markalar toplumsal fayda yaratan çalışmalarını sürdürüyor. Markaların satış noktalarında kullanılan stant malzemeleri yüzde 100 EKO-DİZAYN ile üretilirken, kullanılmayan ürün teşhir üniteleri ileri dönüştürülüyor. Aynı miktarda ürünü, daha az kaynak kullanarak paketleyebilen L’Oréal, bu sayede, ürünlerin boyutlarından feragat etmeden çevreye olan etkisini azaltıyor, kaynak kullanımını sınırlandırıyor. 2023 yılında, L’Oréal markalı ürün paketlemelerinde 2019’a kıyasla %4 daha az yoğun plastik kullanılırken, 2030 yılına kadar ambalajlarda kullanılan plastik yoğunluğunun %20 azaltılması hedefleniyor. Ayrıca tek kullanımlık atıkları azaltmak için refill ürünlerinin sayısını gün geçtikçe artıran L’Oréal Türkiye, ürünlerin evde veya satış noktalarında yeniden doldurulmasına olanak tanıyor. L’Oréal hayata geçirdiği parfüm şelalelerinin küresel parfüm satışlarının yüzde 20’sini oluşturmasını hedeflerken, 2025 yılına kadar plastik ambalajlarının tamamını yeniden doldurulabilir, yeniden kullanılabilir, geri dönüştürülebilir ya da kompost yapılabilir hale getirecek.“Gelecek için Eczaneler” programıyla farkındalık artırılıyor “Dünyayı Harekete Geçiren Güzelliği Yaratmak” vizyonuyla, eczacılarla “Gelecek için Eczaneler” programı başlatıldı. Sürdürülebilirlik Akademisi & Bureau Veritas ile iş birliği yapılan bu programda, ocak ayında 500’den fazla eczane sürdürülebilirlik konusunda bilgilendirilerek, sürdürülebilirliğin önemi vurgulandı. Program, eczanelerin Çevre, Enerji, Su, Atık, Tedarik Zinciri, Müşteri Geri Bildirimi ve Ekip Yönetimi başlıklarında alanlarında somut aksiyonlar almasını hedefliyor. 2023’teki pilot çalışmada, 5 eczane Altın, 1 eczane Bronz Sertifika aldı.‘Yeşil Salon’lar sertifika alacakEkosisteminde yer alan paydaşlarının sürdürülebilirlik yolculuğunun bir parçası olmasını hedefleyen L’Oréal Türkiye, ‘Yeşil Salon’ projesini hayata geçirdi. Güzellik merkezlerinin ve kuaförlerin sürdürülebilirlik konusunda bilinçlenmesini, daha ötesinde sürdürülebilir bir şekilde çalışmasını hedefleyen marka, projenin ilk aşamasını 17 salon temsilcisi ile tamamladı. Proje kapsamındaki 5 salon Sürdürülebilirlik Akademisi’nin de dahil olduğu eğitimleri tamamladıktan sonra hayata geçirdikleri faaliyetler ile ilgili denetime girerek, sertifika alacaklar. “Gelecek için L’Oréal” Programı Yenilikçi ve Cesur Taahhütlerden OluşuyorL’Oréal, bilim ve teknolojiyle güzelliğin geleceğini şekillendiriyor. ‘Gelecek için L’Oréal’ programıyla biyo-çeşitliliğe saygı göstererek ve doğal kaynakları koruyarak, tüm faaliyetlerini çevresel etkileri iyileştirmeye adıyor. 2020’de duyurulan bu program, 2030 yılına kadar dünyanın en kapsayıcı ve iddialı sürdürülebilirlik hedeflerini içeriyor.56 ülkenin büyüklüğü kadar alanı kurtarmayı hedefliyorSosyal ve çevresel sorunların iyileştirilmesi için 200 Milyon €’dan fazla fon ayıran L’Oréal Grup, bu fonun 50 Milyon €’luk kısmını 1 milyonluk canlı türünün yok tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu göz önünde bulundurarak ormanlar, denizler ve sulak alanlar da dahil olmak üzere kaybolan ve bozulmuş habitatların onarılması için ayırdı. Doğanın Rejenerasyonu Fonu ile 2010 yılından bu yana 6 projeye toplamda 27 milyon Euro’luk destek sağlayan L’Oréal, 2030 yılına kadar bu fon ile 1 milyon hektar eko-sistemi kurtarmayı hedefliyor. 10 bin kilometrekareye denk gelen bu alan, dünyanın en küçük yüzölçümüne sahip 56 ülkenin toplam alanından daha büyük.Kaynak: (guzelhaber.net) Güzel Haber Masası
—–Sponsorlu Bağlantılar—–