Kronik bir hastalık olan multipl sklerozun (MS) tedavi sürecinin yaşam boyu devam ettiğini belirten İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özgür Bilgin Topçuoğlu, bunun çok önemli olduğunu vurguladı. MS hastalarının bu sürece dahil olması ve işbirliği yapması.Vücudu fiziksel ya da psikolojik strese maruz bırakan her durumun, atakların sıklığını artırma riski taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Topçuoğlu şu uyarıda bulundu: “Enfeksiyonlar, aşırı fiziksel aktivite, aşırı sıcak ortamlar, saunalar, kaplıcalar, kronik uykusuzluk, düşük D vitamini düzeyi, ruhsal sıkıntılar atak sıklığını artırabilir.” İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özgür Bilgin Topçuoğlu, 29 Mayıs Dünya MS Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, MS hastalarının dikkat etmesi gerekenleri değerlendirdi. Prof. Dr. Özgür Bilgin Topçuoğlu, şunları söyledi: “Multipl skleroz (MS), sinir hücresi kılıfının kaybı ve ardından sinir hücrelerinin hasar görmesi ile karakterize kronik, otoimmün bir hastalıktır. Otoimmünite, kişinin bağışıklık sisteminin kendi kendine savaşması olarak tanımlanabilir. “Aslında MS, kişinin bağışıklık sisteminin herhangi bir nedenle devreye girmesiyle sinir hücrelerine saldırıp zarar vermesi sonucu ortaya çıkıyor” dedi.Bu belirtilere dikkat!MS hastalarında merkezi sinir sistemi hasarının tüm belirti ve semptomlarının beklenmesi gerektiğini belirten Prof. görme, vücudun bir yarısında uyuşma, karıncalanma hissi, çift görme ve baş dönmesi.”En sık 20 ila 40 yaşları arasında görülüyorProfesör. MS'in 20-40 yaşları arasında ve kadınlarda daha sık görüldüğünü belirtti. Özgür Bilgin Topçuoğlu, 15 yaş öncesi ve 60 yaş sonrası MS görülme sıklığının oldukça düşük olduğunu söyledi.En önemli risk faktörü genetik yatkınlıktırMS'te risk faktörlerine de değinen Prof. Dr. Özgür Bilgin Topçuoğlu, şunları söyledi: “Diğer otoimmün hastalıklarda olduğu gibi tek bir risk faktörünü belirlemek mümkün değildir. En önemli faktör genetik yatkınlıktır. Kadın cinsiyeti de bir risk faktörü olarak değerlendirilebilir. D vitamini eksikliği ve güneş ışığı eksikliği uzun yıllardan beri dile getirilen risk faktörleri olmasına rağmen ne ölçüde etkili oldukları belirsizdir. MS, Norveç ve Danimarka gibi güneşin az olduğu ülkelerde daha sık görülüyor ve annenin güneşe az maruz kalması ve hamilelik sırasında D vitamini düzeyinin düşük olması bebekte MS riskini artırıyor. “Multipl skleroz gelişiminden başta kızamık olmak üzere bazı viral enfeksiyonların sorumlu olduğu düşünülse de bunlar kesin risk faktörleri olarak gösterilemez” dedi.Stres atak sıklığını artırabilirMS tedavi sürecinde dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Özgür Bilgin Topçuoğlu, şunları söyledi: “MS kronik bir hastalıktır, dolayısıyla yaşam boyu süren bir tedavi sürecidir. MS hastalarının bu sürece dahil olması ve işbirliği (adaptasyon) göstermesi çok önemlidir. Vücudu fiziksel veya psikolojik stres altına sokan her durum, atakların sıklığının artması riskini taşır. “Enfeksiyonlar, aşırı fiziksel aktivite, aşırı sıcak ortamlar, saunalar, kaplıcalar, kronik uykusuzluk, düşük D vitamini düzeyi ve ruhsal sıkıntılar atakların sıklığını artırabilir” uyarısında bulundu. Bu ipuçları yaşam kalitenizi artırmanıza yardımcı olabilirMS hastalarına tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Özgür Bilgin Topçuoğlu, şunları söyledi: “MS hastaları mümkün olduğunca dengeli bir yaşam sürmeli, sağlıklı, lifli beslenmeye dikkat etmeli, diyette tuzu azaltmalı, sigaradan uzak durmalı ve 10- Doğal bir D vitamini kaynağı olan güneş ışınlarının dik olduğu saatlerde, her gün 15 dakika cilde doğrudan güneş ışığı uygulanması.” UV ışınları camdan geçmediği için cam arkasında güneşlenmek işe yaramayacaktır. Burada önemli olan vücudun belli bir yüzeyinin ışınları almasıdır” diye konuştu. Aşırı sıcağa maruz kalmamak için bacakları 10 dakika bekletmek yeterli olacaktır” dedi.MS en çok çalışılan alanlardan biridirMS tanısıyla ilk karşılaşmanın genellikle hastalar tarafından yıkıcı bir haber olarak algılandığını belirten Prof. Dr. Özgür Bilgin Topçuoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Uzun yıllar medyada tüm MS hastaları koltuk değneği, tekerlekli sandalye olarak görüldüğü için kullanıcılar ya da yatalak durumda olsalar da, hastalığın kötü imajı, doğasının çok ötesine geçmiş durumda. Ancak MS'in nörolojik hastalıklar arasında en çok araştırmanın yapıldığı ve en çok ilacın geliştirildiği alanlardan biri olduğu rahatlıkla söylenebilir. Günümüzde atakları önlemek ve sakatlığı azaltmak amacıyla farklı MS türleri için ayrı ayrı seçilebilecek birçok farmakolojik seçenek bulunmaktadır. MS'i bir düşman olarak değil, tıpkı şeker hastalığı, tansiyon ve astım gibi vücudun tedavi gerektiren kronik bir hastalığı olarak kabul etmek önemlidir. Uygun bir merkezde düzenlenen takip ve tedavi sonrasında hastanın olası ataklar ve semptomlar hakkında bilgilendirilmesi hastalığın kontrolü ve seyri açısından önemlidir. Kaynak: (guzelhaber.net) Güzel Haber Masası
—–Sponsorlu Bağlantılar—–
—–Sponsorlu Bağlantılar—–
—–Sponsorlu Bağlantılar—–